1212 kumar ve bahis sitesine suç duyurusu İş-Yaşam Haberleri
Örneğin, kılık-kıyafetin bozuk olması, mesaiye geç gelmek, basit saygısızlık, birliğinden izinsiz ayrılmakta iken yakalanmak, haklı olan şikâyetini belirli usul ve yollara uymayarak yapmak, selamlamada kusur, temizlik ve düzen kurallarına uymamak, emirleri hoşnutsuzlukla karşılamak gibi davranışlar birer disiplin tecavüzüdür[72]. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ilk seçimi sırasında yaşanan ve “367 krizi” olarak bilinen hadisenin ardından yapılan tepki içerikli Anayasa değişikliğinde, Cumhurbaşkanını halkın temsilcileri olan milletvekillerinin değil, doğrudan halkın seçmesi usulü kabul edildi. Parlamenter demokrasiye, Anayasa ile kabul edilen sisteme, Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine ters olan bu seçim usulünün, özellikle “sorumsuz Cumhurbaşkanı” kuralından dolayı isabetli olmadığını söylemek isteriz. Şimdi halkın seçeceği Cumhurbaşkanının “de facto” olarak “Devlet Başkanı” sıfatı ile Ülkeyi yöneteceği söylenmektedir ki, Anayasa ve kanunlar karşısında bu düşünce tartışmaya dahi açılıp savunulamaz. En azından Anayasa ve yönetim sistemi değişmedikçe, Türkiye Cumhuriyeti’nde parlamenter sistem geçerliliğini korumaya devam edecektir.
- Disiplin mahkemesi, biri başkan ikisi üye olmak üzere üç subaydan kurulur.
- Ayrıca disiplin subaylıklarında ve disiplin kurullarında yazı işleri müdürlüğü ve tutanak kâtipliği yapmak üzere yeteri kadar personel de görevlendirilir.
- On beş günün üzerindeki oda hapsi cezaları on beş gün hizmetten men cezası sayılır.
- Sahtekarlık suçları 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu′nun İkinci kitabının “Ammenin İtimadı Aleyhine Cürümler” başlıklı Altıncı Babının “Evrakta Sahtekarlık” isimli Üçüncü (m.339 ila m.349), “Hüviyet Cüzdanı ve Nüfus Tezkeresi, Pasaport, Ruhsatname, İlmühaber, Şahadetname ve Beyannamelerde Sahtekarlık” başlıklarında Dördüncü (m.350 ila m.357) Fasıllarında düzenlenmiştir.
Dolayısıyla düzenli olmak, tertipli, sistemli, muntazam, yerli yerinde ve kararlı davranmaktır. O halde bir Devlet memuru, hizmetin verimliliğini ve etkinliğini azaltacak şekilde tutum ve davranış içine giriyorsa düzensiz hareket ediyor demektir[169]. Suçun oluşması için hakaret edilenin ast konumundaki asker kişi olması gerekir. Aynı rütbede ve kıdemde bulunan asker kişiler arasında hakaret durumunda, 477 SK’nun 55. Suçun faili üst ve amir konumunda bulunan asker kişilerdir. Suçun maddi unsuru ise; asta nezaret görevini ihmal etmek veya astın suçlarını haber vermemektir. Failin bilerek ve isteyerek kıtasından veya görev yerinden izinsiz kaçarak uzaklaşması ile suç oluşur. Kısa süreli kaçma suçu mahiyeti itibarıyla mazeret kabul etmeyen suçlardandır[125].
(3) Aynı garnizonda; birden fazla disiplin kurulu kurulması gereken kıta komutanlığı, karargâh ve kurum amirlikleri bulunursa, yeteri kadar disiplin kurulu kurulması ile yetinilebilir. (2) Yükümlülük süresinin uzaması hâlinde, personele özlük hakları, statüsüne uygun olarak ödenmeye devam olunur. (3) Kontrol altına alınan kişi ile ilgili olarak durumun gerektirdiği tedbirler, disiplin amirlerince alınır veya alınması sağlanır. (2) Disiplin amirleri, personelin; olumlu hizmet, sicil ve disiplin safahatı ile eylemin niteliğini göz önüne alarak bir derece hafif ceza uygulayabilir. 1) Bu Kanunda belirlenmiş tüm disiplinsizlik hâllerinde disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre verilebilir.
Madde, Sözleşme’deki hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia eden herkesin, “ulusal bir makam önünde etkili bir hukuki yola başvurma hakkı”nı güvence altına alacak biçimde yorumlanmalıdır. Mahkeme, bir askerin komutanına yazdığı bir mektupta orduyu eleştirmesi üzerine verilen disiplin cezasının, mektup yayımlanmadığından ve hakaret içermediğinden fikir hürriyetini ihlal ettiğini belirlemiştir[638]. AİHM, idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bazı davaları medeni hak ve yükümlülükler kapsamında görerek 6. AİHS m.6’daki “medeni hak ve yükümlülükler” kavramı içine idari uyuşmazlıklar, özellikle ilk bakışta kapsam dışı gibi görünen “memur” uyuşmazlıkları da girebilmektedir. AİHM, m.6/1’in uygulanması açısından, “memur” kavramına özerk (otonom) bir tanım getirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Böylece sözleşmeci devletlerde benzer ya da aynı işi yapan kamu görevlilerine, ulusal çalışma sisteminden ve çalışanlar ile idari otorite arasındaki hukuki ilişkiden (bir sözleşmeyle veya atama yoluyla göreve gelmiş olması farketmeksizin) bağımsız olarak, AİHS aynı şekilde uygulanabilecektir. Çünkü Anayasa kurallarının üstünlük bakımından ”Başlangıç’taki İlkeler, Cumhuriyetin niteliklerine ilişkin ilkeler, temel hak ve özgürlüklere ilişkin ilkeler, maddi anlamdaki diğer kurallar ve şekli anlamdaki kurallar” olarak sıralanması mümkün ise de bağlayıcılık bakımından aralarında fark bulunmamaktadır. Bu nedenle Anayasanın herhangi bir kuralının başka bir kuralına aykırı sayılarak uygulama dışı ve etkisiz bırakılması düşünülemez. Yasaya uygun olarak tutuklama yapılması veya yasaya uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasının önlenmesi için, olayın özel niteliğine göre, kuvvete başvurma “mutlak zorunluluk” haline gelmiş ve kuvvete başvurmanın sonucu olarak tutuklanmak istenen veya kaçmaya kalkışan kişi ölmüşse, sözleşmenin 2. Maddesinde bu durum yaşama hakkının ihlali niteliğinde görülmemiş, hukuka aykırı bir davranış sayılmamıştır.
Robespierre, Kralın idamını kamu yararına bir önlem ve ulusal yazgının bir gereği ve özgürlük girişimi olarak nitelediğinden, okuduğu iddianameye göre yargılanmasını ve avukatlar tarafından savunulmasını istemedi. Ona göre Kral bir an evvel giyotinle idam edilmeli idi. Fransa’nın ve Fransız Milletinin iyiliği için, bu zor yol tercih edilmeli idi. Sonuçta Robespierre’nin istediği oldu ve Kral, kendisini suçlayan iddianameye karşı yargılanmadan ve savunmasını yapamadan öldürüldü. Bir anlamda iddianame Kralın idam hükmü/idam fermanı oldu. Ne var ki; Fransa’nın ve Fransız Milletinin iyiliği için bunu isteyen Robespierre de bir sene sonra aynı akıbete uğramaktan, kendisini savunamadan ve yargılanmadan giyotinle idam edilmekten kurtulamadı. Bu çalışmada; şüphe kavramının ceza yargılamasında anlamına ve kapsamına değinilerek, Cumhuriyet savcısının, iddianame düzenleyip soruşturma aşamasını sona erdirebilmesi için, şüphelinin isnad edilen suçu işlediğine dair şüphenin, yeterli şüphe seviyesine ulaşması şartından ne anlaşılması gerektiği değerlendirilecektir. Anayasa m.101/1’de; Cumhurbaşkanının “milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması” şartı aranmaktadır. 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun “Seçilme yeterliği” başlıklı 6. Maddesine göre; “Kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip her Türk vatandaşı Cumhurbaşkanı seçilebilir”.
Hâlbuki suç teşkil eden bir fiilin işlenmesi ile bozulan disiplinin mümkün olan en kısa zamanda iadesi; askerliğin niteliği ve kamu güvenliğini çok yakından ilgilendirmesi yönünden, adi suçlar sebebiyle bozulan sosyal nizamın iadesinden çok daha önemlidir. Bu nedenle disiplin suçlarına bakacak ve disiplin işleri ile çok daha yakın ilgileri bulunan askerlerden teşekkül edecek disiplin mahkemeleri kurulması gerekli görülmüştür” (Kerse, C.I, s.2; Özbakan, Disiplin, s.13). [48] Bilgin, s.51-52; Koçyiğit ; AsCK’nun 136/1-C. Maddesinin askeri kabahat olduğunu belirtmekte, 477 SK’nın 56. Maddesinin nöbet yerini terk ve başka surette nöbet talimatına aykırı hareket edenlerin bu fiillerinden dolayı hizmet aksamış veya maddi zarar doğmamışsa uygulanacağını, hizmet aksamış veya maddi zarar doğmuş ise AsCK’nun 136/1-C. Maddesinin uygulanması gerektiğini, ancak AsCK’nun 136/1-C. Maddesindeki “on dört günden az olmamak üzere katıksız hapis veya” ifadesinin 4551 SK’la yürürlükten kaldırıldığı için bu duruma ne ceza verileceğinin belirsiz olduğunu iddia etmektedir (Ali Koçyiğit, “Disiplin Mahkemeleri Kanununa Göre Askeri Disiplin Suçları ve Cezaları”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniverparimatch giriş Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzincan 2007, s.15). Ancak, 4551 SK’la yapılan değişiklik sonrası maddede düzenlenen suçun cezası “iki seneye kadar hapis” olduğundan askeri kabahat olduğunu savunmak artık mümkün değildir. Başka bir kararda; bir astsubayın dilekçe ile sağlık ve birlikteki huzursuzlukları ileri sürerek atama talebinde bulunduğu, 2. AYİM bu tür cezaların yargısal denetimin yaparken, disiplin amirinin eylemin hangi suçu oluşturduğu konusundaki değerlendirmesi ile bağlı kalmamakta, eylemin hangi suçu oluşturduğuna kendisi karar verdikten sonra, bu eylemin AsCK’nun 165. Maddesinde yazılı emre itaatsizlik yada saygısızlık suçlarından birini oluşturup oluşturmadığına bakmaktadır. Madde kapsamına giriyorsa disiplin amiri cezayı 657 SK göre vermiş olsa dahi bu cezanın yargı denetimi dışı olduğunu belirtip ancak yokluk haliyle sınırlı denetim yapmaktadır[734].
Fıkrasında da; disiplin kurullarının kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususların Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır[360]. Soruşturma sonunda düzenlenecek raporun sonuç kısmında, yapılan araştırmalarda ulaşılan kanaat belirtilir[356]. Ayrıca disiplin amirinin yapması gereken işlemlere yönelik öneride bulunulur. Ancak soruşturma yapanların önerisi disiplin amirini bağlayıcı nitelik taşımaz[357]. Soruşturma raporunun ceza vermeye yetkili amir ya da kurulları bağlamaması hukuki niteleme açısındandır. Disiplin cezası verecek kişi veya kurul bir raporun yetersiz olduğunu düşünüyorsa, yeniden soruşturma yapılmasını veya soruşturmanın derinleştirilmesini isteyebilir. Ancak usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir rapordaki maddi verilerin disiplin cezası verecek kişi veya kurul tarafından göz ardı edilmesi de mümkün değildir[358]. Soruşturmacıların tanıklara ve bilirkişilere yemin teklif etmesi mümkün değildir. Maddesinde, yüksek disiplin kurullarının inceleme ve araştırma yöntemleri arasında yeminli tanık ve bilirkişi dinlemek de sayıldığından, yüksek disiplin kurulunun cezalandırma yetkisine giren suçlarda soruşturmacıların bu yetkiye sahip olduğu kabul edilmektedir[355]. TSK’da çalışan Devlet memurlarının 657 SK’da düzenlenen disiplin suçlarını oluşturan fiilleri, bizzat tanık olunması, teftiş ve denetim faaliyetleri sırasında ortaya çıkarılması, şikayet, ihbar veya basın gibi çeşitli yollarla öğrenilmesi mümkündür. Öğrenilen disiplin suçunun, işlenip işlenmediği, işlenmişse işlenme yeri, zamanı, işlenme şekli gibi hususların tespit edilebilmesi ve ayrıca suçlama konusunda ilgilinin savunmasının alınabilmesi için usulüne uygun şekilde bir soruşturma yapılması gerekir.
Disiplin amiri disiplin kurulunun kararı olmadan soruşturmacının önerisi doğrultusunda doğrudan bir alt cezayı veremez. Yukarıda, tek fiile tek ceza verilmesi ilkesi nedeniyle, bir disiplin suçuna sadece bir disiplin cezası verilebileceğini ya da bir adli suça sadece bir adli ceza verilebileceğini belirttik. AsCK’da düzenlenen disiplin rejiminde disiplin soruşturmasının bağımsızlığı sistemi benimsenmemiştir. Bir eylem hem disiplin suçu hem da adli bir suç oluşturuyor ise bu durumda hem disiplin cezası ile hem de mahkemelerce cezalandırılması mümkün değildir. Maddesinde ; mahkemeye sevk olunması gereken bir fiil nedeniyle fail yalnız disiplin cezası ile cezalandırılmış ise yeniden mahkemeye sevk olunacağı, evvelce verilen disiplin cezası infaz edilmiş ise bu sürenin mahkemece cezadan mahsup edileceği açıkça düzenlenmiştir. Küresel düzeyde yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak bireylerin gerek kendi aralarındaki gerekse de toplulukla aralarındaki iş ve işlemlerinde dijital bir dönüşüm içinde olduğu görülmektedir. Bu durum hayatın birçok alanında yaygın bir şekilde gözlemlenmektedir. Toplumsal ve iktisadi ilişkilerin birçoğunun dijital ortamlar üzerinden gerçekleşmesi ile birlikte sözkonusu ilişkilerden doğan yükümlülüklerin de bu doğrultuda yerine getirilmesi gerekmektedir. Çalışmamızın konusu oluşturan ödeme kaydedici cihazlar da dijitalleşen dünyanın sunmuş olduğu yeniliklerden bir tanesi olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak şunu belirtmeliyiz ki, dünyanın dijitalleşme hızı karşısında yapılan yasal düzenlemeler bu hıza paralel bir şekilde gelişim gösterememektedir.